Yardım Etmek
İnsanlara yardım etmek kendimizi iyi hissetmemize neden
olur. Kendimizi iyi hissetmemiz de karşımızdaki insana daha şefkatli olmamıza
ve onu sevmemize yol açar. Genellikle bizi sevmesini istediğimiz insanlara
elimizden geldiğinde iyilik yapmaya yardım etmeye çalışırız. Yani hep verici
rolünü üstleniriz. Oysa ki yapılacak şey hedef kişinin size yardım etmesine
izin vermektir. Bırakın size yardım etmenin mutluluğunu biraz da o yaşasın. Bu
şekilde kendini daha iyi hissedecek, sizi daha çok sevecektir.
Pozitif Tutum
Daha önce de söylediğimiz gibi, kendimize benzeyen insanları
severiz. Ancak bu kuralın bir istisnası vardır. Hiç kimse mutsuz, öfkeli ve
karamsar bir insanla zaman geçirmek istemez. Hepimiz, pozitif, mutlu ve neşeli,
hayatla barışık insanları arar sever ve beğeniriz. Neden mi ? çünkü bizim de
tek istediğimiz budur. Başkalarında bu arzu edilen ruhu görmek onları daha çok
sevmemize sebep olur.
Her gün mutlu uyanan ve neşeli olan insanlara sinir olan
birini mutlaka tanıyorsunuzdur, belki de siz sinir oluyorsunuzdur. Gerçek şu ki
bu insanlarda bizi çeken bir şeyler
vardır. Etrafınızda dolanmasına katlanamadığınız bir insanı düşünün. Bu kişi ya
sürekli bir şeyler hakkında şikayet ediyordur; ya insanlar hakkında negatiftir ya da her
şeyde bir kusur buluyordur. Tıpkı güven gibi, hayata karşı pozitif bir bakış
açısı sizi, insanları kendisine çeken ve sevmelerini sağlayan bir süper
mıknatısa dönüştürür.
Ama durun! mutsuzluk arkadaş sevmez mi ? Aslında
sever. Mutsuz insanlar, tıpkı kendileri gibi hayatta mutsuz olan insanların etrafında
olmak isterler. Ancak bu nitelik, bu insanların diğerlerini daha çok sevmesini
sağlamaz. Mutsuz bir insan, başka bir mutsuz bireyle birlikte şikayet edip
acısını paylaşmaktan keyif duyar, ancak mutlu olduğu anda, o mutsuz insandan
uzak duracaktır. Kendisi gibi hisseden bir insanla birlikte teselli arar, ancak
öyle hissetmeyi bıraktığı anda, bu ilişkiyi terk eder. Bunun sebebi, o insanı
aslında hiç sevmemiş olması (en azından bu benzerlik için);yalnızca acıyı
paylaşmış olmasıdır.
Anlayış
Anlayış, aranızda bir köprü kurulmasını sağlayan güveni oluşturur. İki insan 'aynı dili' konuştuğu zaman, aralarındaki diyalog daha pozitif ve rahat geçecektir. Tıpkı ortak ilgi alanlarımız olan insanları sevme eğilimimiz gibi, karşımızdaki insan 'bizim gibi olduğu' zaman yine içgüdüsel olarak onu sevmeye başlarız. Yani bir insan bizim yaptığımız jestleri yaptığında ya da bizim kullandığımız sözleri kullandığında onu sevme eğilimi gösteririz.
Anlayış, aranızda bir köprü kurulmasını sağlayan güveni oluşturur. İki insan 'aynı dili' konuştuğu zaman, aralarındaki diyalog daha pozitif ve rahat geçecektir. Tıpkı ortak ilgi alanlarımız olan insanları sevme eğilimimiz gibi, karşımızdaki insan 'bizim gibi olduğu' zaman yine içgüdüsel olarak onu sevmeye başlarız. Yani bir insan bizim yaptığımız jestleri yaptığında ya da bizim kullandığımız sözleri kullandığında onu sevme eğilimi gösteririz.
Duruş ve
davranış uyumu: Örneğin, karşınızdaki bir elini cebine sokuyorsa, siz de
kendi elinizi cebinize sokun. Eliyle bir hareket yaparsa, bir süre sonra, çok
da belli etmeden siz de aynısını yapın.
Konuşma uyumu: Onunla aynı tonda konuşmaya çalışın. eğer yavaş, rahat bir ses tonuyla konuşuyorsa, siz de aynısını yapın. hızlı konuşuyorsa, siz daha seri konuşmaya çalışın.
Sizi
Reddedilemeyecek Kadar Çekici Bulmalarını Sağlayın
Her ne kadar hepimizin farklı fiziksel tercihleri olsa da, bu taktikler kendi 'özelliklerinizi' maksimum seviyeye çıkarmanıza yardımcı olacak ve pek çok koşulda karşınızdaki insanın çekicilik kavramını baştan aşağı değiştirecektir. Bu nasıl olabilir ? Hayatınızda, hiç sizin tipiniz olmayan biriyle beraber oldunuz mu ? Neden oldunuz ? Çünkü bu insan -muhtemelen farkında olmadan- bu taktikleri uyguladı ve siz ona hayır diyemediniz.
Herhangi birine karşı çekici olmak istiyorsanız, bir önceki bölümdeki taktikleri uygulayın ve maksimum başarı için bu bölüme geçin. Gerçek yaşamın yanı sıra pek çok araştırma, bir insanı ne kadar çok seversek, onu o kadar çekici bulacağımızı gösteriyor.Her ne kadar bu taktikler özellikle romantik ilişkiler üzerine kurulu olsa da, sevmediğimiz insanları pek de çekici bulmadığımızı söylememiz gerekir. Öyleyse, reddedilemeyecek bir strateji için daha önce anlatılan taktikleri uygulamaya başlayın.
Duygusal
Tahrik
Tek bir taktik, size saç stilinizden ya da giyim tarzınızdan,
hatta prestijli işinizden çok daha fazla
fayda sağlayabilir. Vücudumuz adrenalin salgıladığında, karşısındaki insanı
çekici bulduğunda, bunun cinsel arzuyla sonuçlanması, insan davranışının
temelidir. Adrenalin, herhangi bir durum -korku, heyecan,aksiyon ya da her ne
ise- ağır tahrik yarattığı anlarda oluşur ve tutkulu duyguları harekete geçirir.
Bir insan ne zaman tahrik olsa -örneğin korku
Bir insan ne zaman tahrik olsa -örneğin korku
filmleri, lunaparklar, hatta fiziksel egzersizler- onun tahriki, o anda her
kimleyse ona geçecektir. Aslında kişinin hissettiği heyecanın, farkında olmadan
cinsel arzuya ve tahrike dönüştüğü bir transfer durumu vardır. Bir daha
'estetik açıdan' uyumsuz bir çift gördüğünüzde, onlara nerede tanıştıklarını
sorun. Muhtemelen, tahrikin yüksek olduğu koşullar altında tanışmışlardır;
belki spor salonunda ya da diğeri (ikisinden güzel olan) endişeli, gergin veya
heyecanlı iken.
Yürüyüş Tarzınız
Gençlik, genelde fiziksel cazibeyi ön plana koyar.
Ancak işte size iyi haber; genç görünmeniz ya da durmanız gerekmiyor. Duruş ve
yürüyüş tarzı karşımızdaki kişiyi daha genç olarak algılamamıza neden oluyor.
Yürüyüş tarzı, fiziksel cazibeyi etkileyen önemli bir unsurdur. İnsanlar,
gerçek yaş ya da cinsiyet ayrımı yapmaksızın, yürüyüşü yaşlı görünenlerdense,
genç görünen insanlara karşı daha olumlu davranıyorlar. Genç bir duruşu ve
yürüyüşü belirleyen nedir? Esneklik. Küçük bir çocuğun yürüyüşünü
izlediğinizde, onun daha yaşlı bir insana kıyasla ne kadar esnek olduğunu
göreceksiniz. Yoga ve spor esnekliğinizi büyük ölçüde değiştirecek ve genel
duruşunuzda, yürüyüş tarzınızda müthiş bir fark yaratacaktır.
Kendini Sevdir - I
Kendini Sevdir - II
Kendini Sevdir - I
Kendini Sevdir - II
Çok faydalı bilgiler, iş hayatında da rahatlıkla uygulanabilir. Teşekkürler
YanıtlaSil