Cin,
duyularla idrak edilemeyen, insanlar gibi şuur ve iradeye sahip bulunan, ilahi
emirlere uymakla yükümlü tutulan mü’min ile kafir gruplarından oluşan varlık
türü anlamına gelmektedir. Cinler üç sınıfta tasvir edilirler, bunlar havada
uçabilenleri, kedi, köpek ve yılan gibi hayvanların şekline girebilenler ve
belli bir mekana yerleşen orayı sahiplenen cinlerdir.
Cinlerin
hepsi görüntü veremez. Kendi alemlerinden insan alemine hepsi geçemez, ancak
bazı cins ve ırklar geçebilir. Kimi eşyayı bir yerden bir yere nakledebilir,
kimisi maddeyi geçici bir süre kaybedebilir, kimisi yanına geldiği insanı
çeşitli şekillerde hastalandırır bu tip cinler genelde büyü için kullanılan
cinlerdir. Kimisi ise insanı rahatlatır. Kimi cinsler korku ve ürperti verir,
kimi cinsler ise insanın şehvetini artırır. Cinlerin yaşadıkları yerler de
ırklarıyla, cinsleriyle ilgilidir.
Bazıları
karanlıklarda, bazıları tuvaletlerde, bazıları ateşte, bazıları mezarlıklarda ,
bazıları dağlarda ve bazıları suda yaşar. Burada değinilmesi gereken
husus cinlerin neden buraları tercih ettiğidir. Cinler dünya aleminde insanlar
ile yaşamaktadır ve genellikle insanların olmayacağı yerleri tercih ederler. Çünkü
insanların farkında olmadan kendilerine zarar vermesini istemezler. Bu sebeple
insanların ulaşamayacağı veya her zaman uğramayacağı yerleri tercih ederler,
ayrıca bazı cin grupları pis yerleri tercih ederler
Cinlerin
en büyük özellikleri hızlarıdır, günümüzde ışık hızı olarak tabir edilen hız
biriminden daha hızlı hareket edebilmektedirler. Cinlerde insanlar gibi küçük
parçalardan yaratılmıştır, ancak aradaki fark onların vücutlarındaki yapı
taşları insanın yapı taşından kat kat daha hızlı hareket eder bu sebeple
vücutları görünmez.
Bunu örnekle açıklamak istiyorum, mesela bir
kurşun tabancadan çıktıktan sonra insan gözü ile göremeyiz çünkü bizim göz
algımızın çok üzerinde bir hızla hareket eder, cinler de kurşundan daha hızlı
hareket etmektedir, bu sebeple bizim gözümüz onları göremez. Burada kurşun ile
cin arasında fark vardır, kurşun fiziksel olarak etki edebilir ancak cin
görünmediği gibi fiziksel etki de yapamaz örneğin sağımızda solumuzda geçen bir
cine biz dokunamayız o da bize dokunamaz.
Cinlere
inanmak imanın esaslarındandır. Cinler Kuran-ı Kerim’de yaklaşık elli yerde
geçmiştir.
Cinlerin
Yaradılışları
“Cinleri
de daha önce dumansız ateşten yaratmıştık.” (Hicr, 27)
Cinlerin
yaratılışı insandan farklıdır, insanoğlu yaratılmadan veya ruhu yaratılıp
dünyaya gönderilmeden 2000 yıl kadar önce cinler yaratılmıştır.Allah cinleri
dumansız ateşten yaratmıştır ve dünyaya göndermiştir.
Cinler
içlerindeki fitne ateşi ile dünyayı karıştırmış, savaşlar çıkarmış ve kan
dökmüştür. Alemlerin Rabbi’nin sözünden çıkmış bir kısmı isyan etmiştir. Bunun
üzerine Allah insanoğlunu yaratıp dünyaya halife kılmıştır. Cinlerin bu kadar
kan dökme sebebini şu anda insanların yaşadıkları savaşlara bakarak
anlayabiliriz. Aynı insan aleminde olduğu gibi cin aleminde de iktidar ve ele
geçirme mücadelesi vardır.
Cinler
yaratıldığında dünyamız ateş topu gibiydi. Bu ortamda cinler çok daha rahat
yaşayabiliyordu ve insanlar olmadığı için insanlar alemi ile aralarında perde
yoktu. Şimdi insanların yaşadığı gibi dünya üzerinde yaşıyorlardı. Kuran-ı
Kerim’de insanın çamurdan yaratıldığı söylenmektedir. İnsan dünyaya
gönderilmeden önce dünya ateş topu halinden sönerek çamur haline bürünmüştür ve
insanın yaşama ortamı oluşmaya başlamıştır. Dünya insanlar için yaşanacak hale
geldiğinde cinler kendi alemlerine çekilmiş ve insanlar alemi ile aralarına
perde çekilmiştir. Bu manevi bir perdedir. Bu perde sonucunda cinler insanları
görebilir ancak insanlar cinleri göremezler.
Cinlerin
Hayatları
Cinlerin
hayatı tıpkı insanlar gibidir ancak boyut farkı olduğu için yaşam sürelerin
insana göre epey uzundur. Yaklaşık 1000 sene yaşayabilirler. Cinler insanlar
ile aynı dünyayı paylaşır. Bir kısmı aynı yerlerde yaşar ve insanları
görebilirler ancak insanların göz görme aralığı yeterli olmadığı için cinleri
göremezler. İnsan gözü yaratılış olarak 400 ile 700 nm arasında dalga boylarını
görebilmektedir. Cinler ise bu dalga boyu dışında kaldıkları için insanlar
cinleri göremezler. Biz buna göz perdesi diyoruz.
Cinler
insanlar gibi dişi ve erkek olarak yaratılmıştır. Doğarlar, yaşarlar ve
ölürler. Yaklaşık olarak 700-1000 sene arasında ömürleri vardır. Bu ömür ile
birden fazla insan neslini görebilmektedirler. Cinlerin uzun yaşamasının sebebi
hızlı yaşamalarıdır. Fizik kurallarında “öz zamanın kısalması” denilen bir
durum vardır. Bunu fizikçi Paul Langevin şöyle açıklamıştır:
“Bir
taşıtın içindeki insanla birlikte, yeryüzünden ışık hızının 20.000`de biri
kadar bir hızla ayrıldığını düşünün… Bu taşıt ve içindeki insan, taşıt içindeki
kendi zamanı ile tam bir yıl süreyle dünyadan uzaklaşıyor… Bir senenin sonunda
ise çark ediyor ve dünyaya geri gelmeye başlıyor… Ve sonuçta dünyaya geri
döndüğü zaman kendi öz zamanına göre iki sene geçmiş iken, dünyanın tam iki yüz
yıl ihtiyarlamış olduğunu, dünya üzerinde üç neslin değişmiş bulunduğunu
görüyor..”
Cinler
genelde geceleri ayakta geçirirler. İnsanoğlu için hayat sabah ezanı ile
başlayıp akşam ezanı ile son bulmaktadır ve yatsı ezanı sonrasında insanın
yatmasının faydalı olacağı bildirilmiştir. Cinlerde durum tam tersidir. Akşam
ezanı sırasında uyanıp sabah ezanına kadar ayakta kalırlar ve her türlü işlerini
insanların gecesinde yaparlar bunun için geceleri insanların ayakta kalması
uygun değildir.
Cinlerde
insanlar gibi giyinmektedirler. Erkekleri genelde sakallı, sarıklı ve
cübbelidir kadınları ise çarşaf giyerler. Cinlerde insanlar gibi dinlere
ayrıldıkları için her dinin gerektirdiği gibi giyinmeyi severler ancak cinlerin
inancı insanlardan daha katı olduğu için dini kıyafetleri giymekte insanlardan
daha inatçıdırlar.
“
Gerçekten biz, -kimimiz salih kişiler, kimimiz ise bunlardan aşağıda olmak
üzere- türlü türlü yollar tutmuştuk.” (Cin, 11)
Ayette
belirtildiği üzere cinler de insanlar gibi çeşitli yollar edinmişlerdir. Bu
yollar gerek din, gerek iş gerekse sosyal hayatları olabilir. Aynı insanlar
gibi yaşadıklarına kanıt olarak bu ayet gösterilebilir.
“İçimizde,
(Allah’a) teslimiyet gösterenler de var, hak yoldan sapanlar da var. Teslimiyet
gösteren kimseler, doğru yolu arayanlardır. ”(Cin, 14)
Allah’a
teslimiyet O’na kayıtsız şartsız iman etmekle ve emirlerini yerine getirmekle
mümkündür. Cinlerin de insanlar gibi mükellef oldukları ayette belirtilmiştir.
Cinler
aleminde hayvanlar da vardır. İnsanlar aleminde olduğu gibi fikri ile hareket
edemeyen bazı canlılar mevcuttur. Bunlar onların binekleri ve hayvanlarıdır.
Ancak cinlerin çoğu uçma yeteneğine sahip olduğu için hayvanları kullanmazlar.
Cinler alemindeki aklı olmayan hayvanlar bilmeden insanlar alemine zarar
verebilirler. Aklı olup bilinçli bir şekilde insana zarar veren cinlerin
dışında akılsız olan cin hayvanları bilmeden bulundukları yerde insanlara veya
insanlara ait olan hayvanlara zarar verirler. Özellikle insanlar alemindeki
hayvanlara zarar verip onları korkutup huysuzlaşmalarını sağlarlar.
Cinlerin Akıl ve Dinleri
Cinler
akıl itibariyle insanlardan daha zayıftırlar. Akıl zayıflıklarını onlara verilen
hız ile kapatabilirler. İnsanlar gibi düşünceye sahip olmasalar da onlara has
bazı haller cinleri insanlardan ayrı kılar.
Onların
da içinde sosyal hayat mevcut olduğu için aynı insanlar gibi çalışkan ve
akıllıları veya tembel ve zayıfları vardır. Cinler akıl olarak zayıf olsalar da
akıl sahibi oldukları için Allah’a kulluk görevine aynı insanlar gibi
tabidirler. Ancak cinler içerisinde de insanlarda olduğu gibi din ayrımları
vardır. İnsanlar gibi Müslüman veya diğer dinlere bağlı olanları veya ateist olanları
vardır.
Cinlerin
Yaşantıları ve Aile Hayatları
Cinlerde
evlenirler çocuk sahibi olurlar. Cinlerin nüfusu insanlardan 10 kat daha
fazladır. Büyük bir kısmı dağ eteklerinde, su kenarlarında, dağlarda, çöllerde
veya insanların ulaşmakta zorluk çekeceği yerler ile insanların girmeyeceği pis
yerlerde, mezarlık kenarlarında ve içlerinde, bahçesinde incir veya nar ağacı
bulunan evlerde yaşarlar. Bir kısmı da insanların evinde yaşar. İnsanlarla aynı
evi paylaşır. İnsanlar ile aynı evde yaşayanları o evde yaşayan insanın dinine
mensup olanlardır. Örneğin ülkemizde Müslüman bir ailenin evinde yaşayan cin
ailesi de Müslümandır diyebiliriz. Evlerde yaşayan cinler genelde çatı katını
tercih ederler.
Ayrıca
yeri gelmişken değinmekte faya var evlerde bulunan resim, heykel ve tablolar
cinlerin saklanması için idealdir, cinler konusunda rahatsız olanlar evlerinde
resim, heykel ve tablo bulundurmamalıdır.
Cinlerin
Ölümleri
Cinlerde
insanlar gibi ölümü tadacaktır ancak yaşam süreleri insanlardan fazla olduğu
için ömürleri boyunca birden fazla insan neslini görebilirler. Cinler insanlar
tarafından öldürülebilir. Ancak bu öldürmenin günahı aynen bir insanı
öldürmekle eş değerdedir. Yalnızca özel durumlar da mesela; Bir cinin insana
zarar vermesi ve bu zararı uyarılara rağmen devam ettirmesi gibi durumlarda
cinler öldürülebilir. Cinler öldürülmeden önce mutlaka telkin edilmeli ve
kendilerine tebliğde bulunulmalıdır. Eğer telkine rağmen devam ediyorsa ve cin
Müslüman değil ise yakılarak öldürülmelidir.
Cinler
dünyada “yakılarak” öldürülebilir. Cinlerin ehli olan kişiler bu durumu gayet
iyi bilmektedir. Bir cin insana fazlasıyla zarar verir ve bu zararı
sonlandırmaz ise işinin ehli hocalar tarafından yakılarak öldürülür. Ateşten
yaratılan cin yine ateş ile yakılabilir. Bu yanma fiziksel değil metafizik
alemdeki ruhani bir yanmadır.
Burada
akla gelen soru muhtevası ateş olan bir varlığın ateş ile terbiye edilmesidir.
İnsanoğlu topraktan yaratılmıştır ve toprak altına girecektir . Cinler ise
ateşten yaratılmıştır onların toprağı ateş olacaktır. Cin ateş ile terbiye
edilebilir.
Cinlerin
İnsanlara Zararları
Cinlerin
insanlara zarar vermeleri mümkündür . Bu durumun oluşabilmesi için o kişinin
cinlerle isteyerek ve istemeyerek büyük bir bağ kurması gerekmektedir.
Bunun
dışında cinler insanlara musallat olup onlara vesvese verebilirler. En büyük
verdikleri zarar vesvesedir. Verdikleri vesvese şuur olarak zayıf insanlarda
vücut bulur ve insanı kötülüğe iter. İntihar eden insanların büyük bölümü
cinlerin ve şeytanın vesvesesi ile intihara sürüklenmiştir. İnsandan uzak
kalan, diğer insanlarda diyaloğu az olan kişiler ve yalnız yaşayanlar özellikle
cinlerin hedefi olmaktadır. Çünkü onları kandırmak cinlere daha basit
gelmektedir. İnanç yönünden zayıf veya inancına çok bağlı olanlar da onların
hedefi olabilir. Cinler musallat olduklarında insana verdikleri vesvese ile
insanı her türlü yola sokabilirler. Cinlerin musallat olduğu veya olmaya
çalıştığı insanlar genellikle mutsuz olurlar, huzursuz olurlar her şeye
sinirlenebilirler. Yalnız yaşamayı tercih edeler. Evlilikten uzak dururlar. Bulundukları
ortamda huzursuz olup orayı terk etmek isteyebilirler.
Cinlerin zararlarından birisi insana
verdikleri maddi hasardır. Bazı kişiler cinlerin saldırdığını ve boğmak
istediğini söyler, bazıları cinlerin gelip saldırdığını söyler bu ve benzeri
birçok durum yaşanmıştır.
Cin
musallat olduğunda kişinin beynine müdahale eder ve onu olumsuz düşünmeye sevk
eder. Cin vakalarının büyük bölümü bu şekilde gerçekleşmektedir. Şöyle
düşünelim aynı dünya üzerinde iki boyut birisinde cinler birisinde insanlar
yaşıyor. Her boyutta yaşayanların kendine has halleri, düşünceleri ve yaşamları
var. Bu iki boyutta yaşayanlar birbirlerinin varlığını biliyorlar. Boyutlar
arası geçiş ise sanıldığı gibi kolay değil. Gerek cinler gerek insanlar bu
zorluğa katlanacak yapıda değiller. Bazı istisnai durumlarda boyutlar arası
geçişler oluyor veya büyü gibi davetler ile kapılar açılıyor ve geçiş
sağlanıyor. Onun dışında cinlerin gelip musallat olup zarar vermesi pek mümkün
değildir.
Cinlerin
bir başka zararı da, erkek ise hanımını kadın ise kocasını çirkin bir şekilde
göstermesi, ondan soğutması ile olur. Bu tip zarar genelde büyü yolu ile gelen
cinler tarafından yapılır. Karı koca arasına giren cin birbirlerini kötü
görmeleri için elinden geleni yapar. Kadının veya erkeğin beynine
hükmetmeye başlar. Ona telkinlerde bulunur. Kadının veya kocanın uygunsuz
davrandığını fısıldar. Birbirlerinden nefret etmelerini sağlar. Sonuçta
ayrılığa kadar götürebilir.
Aşırı
heyecan hallerinde cinler insanlara zarar verebilir. İnsan metabolizması bazı
durumlarda farklı çalışır, örneğin aşırı sevinç, aşırı üzüntü veya heyecan gibi
durumlarda vücudumuzun çalışma sistemi de değişir. Bu gibi durumlar vücudumuzun
enerji ve algılama boyutunu değiştirir ve cinlerin daha rahat hareket etmesini sağlar.
Cinler enerji olarak yaratıldıkları için enerji ile insan vücuduna
girebilir veya insana musallat olabilirler.
Bu
gibi durumların sonunda mutlaka dua okunmak ve Allah’a yalvarmak gerekir.
Dudaktan dökülen Kuran-ı Kerim ayetleri de enerji yaymaktadır. Onların ve Allah
isminin enerjisi cinleri uzak tutar. Hep derler ya yatmadan dua okuyup her yere
üfleyin onun sebebi budur ve doğrudur. Özellikle gece yatmadan bol bol dua
okunmalıdır çünkü geceleri insanların değil cinlerindir.
Cinler
ve İnsanların Evliliği
Cinler
insanlarla evlilik münasebeti yaşayabilirler. Ancak bu evlilik sağlıksız,
tehlikeli ve yasaktır. Bu tür evlilik kutsal olan evlilik makamını
zedeleyecektir. Alemleri farklı olan iki varlık ortak bir noktada buluşamaz,
evlilik kurumunun gereklerini yerine getiremez ve devam ettiremez. Her ne kadar
bu tür evlilik mümkün olsa da fazlasıyla tehlikeli ve yasaktır. Bu tür
evliliklerde iki tarafta zarar görür.
Örneğin
cin kadını ile evlenen insan erkeği o kadının tüm ihtiyaçlarını karşılaması
gerekmektedir. Cin kadını insan erkeği sürekli ilişkiye zorlar, onun başkaları
ile irtibatta olmasını istemez, onun sürekli yanında olabilmesi için işinden ve
çevresinden uzaklaştırır. Böylelikle içine kapanan bir erkek meydana gelir. Cin
kadını bu erkekten sıkıldığında ise ortadan kaybolur. Cin kadını kızdığında ise
insan erkeğine bütün gazabını gösterir. İnsan erkeği buna dayanamayabilir.
Başlar da oyun gibi gelen bu tür olaylar ileride çaresi olmayan
hastalıklara ve intihara sebep olur.
Cinlerden
Korunma
Cinlerden
korunmak için ağızdan besmele eksik edilmemelidir. Sürekli dua edilmeli ve
Allah’tan koruma dilenmelidir. Özellikle Ayet-El Kürsi okunmalıdır. Bunun
yanında belli muskalar ve tütsülerde cinleri uzak tutarlar. Cinler kızgın yağ
kokusu, sirke ve üzerklik tohumunun tütüşünü sevmezler bu kokuların olduğu
yerden uzak dururlar.
Cinler
bir insana aşık olduklarında veya aşk ile sevdiklerinde, cin aleminde
işledikleri bir suç yüzünden oradan kaçıp saklanmak zorunda kaldıklarında,
insanlarla uğraşmak için ve özellikle bir büyü yüzünden insan ile uğraşmak için
gelip insan vücuduna girebilirler. Cinler insan vücuduna derideki gözenekler,
makat ve ağızdan girerler.
Cinlerden
korunmak için gece namazı da çok önemlidir. Gece kalkılıp kılınan namaz cin ve
büyüye karşı büyük bir silahtır. Uyumadan önce ise abdest alıp dua veya Kuran-ı
Kerim okumak insanı gece koruyacaktır, gündüz ise abdestli olmak insanı
koruyacaktır.
Ruh
ve Cin Çağırma
Cin
çağırma adı verilen olaylar gerçektir. Cinler insanlarla iletişim kurabilirler
ancak ruh çağırma diye bir şey yoktur. Allah’ın lütfundan faydalanan bazı
ruhlar özellikle Perşembe geceleri dünya elemine gelip yakınlarını görebilirler
ancak Allah’ın kalp gözünü açtığı insanlar hariç kesinlikle hiçbir insanla
iletişim kuramazlar. İnsanların ruh çağırma diye yaptıkları olaylarda gelen
varlık cindir. Cinler uzun ömürleri (yaklaşık 1000 sene) olduğu için ruhu
çağrılan insanı tanımakta onun özelliklerini bilmektedir. Cahil insanların
giriştiği ruh çağırma anında gelip o insanlara ölen kişi ile ilgili bilgiler
vermekte ve cahil insanları kandırmaktadır. İnsanların aldıkları bilgiler ile
ölen kişiyle iletişim kurduklarını sanmalarına neden olmaktadır ve böylelikle o
insanları kandırarak kendisine tabi kılar ve küfre sürükler.
Rruh
çağırma seansları sonrasında birçok insan manevi hastalık sahibi olmuştur çünkü
davete icabet eden cin oradan ve kişilerden ayrılmak istemez. Bu gibi durumlar
bilmeyerek cin daveti olur ve çağıranlara büyük sıkıntılar verir.
İşin
bir başka boyutu da günümüzde “fincan” ile ruh çağırmadır, 7 den 70 e bir çok
kişi bununla uğraşmaktadır. Bir çok denemede başarılı sonuç alınmıştır bir
varlık gelmiştir ancak yukarıda bahsettiğim gibi gelen varlık cindir. Ruhani
alem bir fincan yardımı ile ulaşılabilecek kadar kalitesiz değildir. Bu konuda
herkesin dikkatli olmasını tavsiye ediyorum. Bir fincan yardımı ve bazı
tebliğler ile ruh çağırma ayinleri tehlikeli ve boştur.
Cin
çağırma denilen olay ise gerçektir. Özellikle “Hüddam” denilen ilim sayesinde
cinlerle iletişim kurulup cinler hizmet için kullanılabilirler. Ancak bu yolda
çok meşakkatlidir. Kesinlikle kolay değildir. Her insan cinlerle irtibat
kuramaz. Bazı kişiler istemeseler de cinlerle irtibat halindedir. Çünkü onların
iletişim kanalları diğer insanlara göre daha açıktır. Bazı kişiler ise ne kadar
isterlerse istesinler iletişim kuramazlar çünkü cinler alemine geçit
yapamazlar. Cinlerle yapılan bağlantı insanın cin alemine geçmesi veya cinin
insan alemine gelmesi ile olur. Her insan cin alemine geçecek kadar dirayetli
değildir. Çoğu olayda cinler insan alemine geçmiş ve temessül veya bizzat
gözükerek iletişim kurmuşlardır.
Cin
çağırmak dinen caiz değildir. Her yaratılan kendi aleminde yükümlüdür.
Allah isteseydi arada perde bırakmaz insanlar ve cinleri tek bir alemde
yaşatabilirdi. Cin çağırmak cinleri de rahatsız eder. Bazı cinler bu tür
ayinlere severek gelirler çünkü insanları kandırmak onların hoşuna gider. Bu
tür cinler genelde Şeytan cinlerdir. Ancak Müslüman olan cinler mecbur
kaldıkların da bu tür davetlere icabet ederler veya kendilerini çağıran kişinin
takva derecesine bakarlar. Cin çağırma olaylarında genelde art niyetli ve
Müslüman olmayan cinler gelirler. Bu tür cinler insanlar tarafından rahatsız
edildiklerini düşünüp zarar vermek isterler. İnsanlar davet etti biz gittik
diye düşünürler. Cin çağırma olaylarında lambaların sönmesi, garip sesler
duyulması ve benzerleri onların insanları korkutma yöntemleridir.
Cinlerin,
en çok şekline girdikleri hayvanlar ise yılan, kedi, köpek ve keçidir.
Evlerimizde veya bahçelerimizde karşılaştığımız bu tür hayvanları öldürmek iyi
değildir. Çünkü bir hayvanın şekline girip insana yanaşan cini insan
öldürdüğünde o cinin yakınları insana musallat olurlar. Cinlerin davet
yöntemlerinden birisi de budur. Bu bilinçsiz olarak cin davetidir. Evimizde
gördüğümüz fareler veya özellikle yılan cin olabilir, cinler yılan şekline
temessül edip evlere girebilirler evde bir yılan gördüğümüzde ona “Allah’ın
izni ile buradan ayrıl burayı terk et” demeliyiz ve bunu birkaç defa
tekrarlamak gerekir eğer yılan olduğu yerden gidiyor ise cin olma ihtimali
yüksektir. Gitmiyorsa gerçek bir yılandır ve eğer zarar vereceğini
düşünüyorsanız öldürmek gerekir.
Bazı
hayvanlar cinleri görebilirler. Bu hayvanların göz perdesi yoktur onun için
cinleri görüp onlardan rahatsız olabilirler. Özellikle kedi, köpek, keçi,
koyun, eşek, at gibi evlerde beslenebilen hayvanlar cinleri görebilirler. Bazı
hayvanlar ise cinlerin hayvanlarını görüp rahatsız olurlar.
Asr-ı
saadetten Hz. Ayşe (r.a.) validemiz bir gece cinler tarafından yatağından
kaldırılarak yüksek bir mahkemenin huzuruna getirilir. Hz. Ayşe validemiz
sebebini sorunca: Sen cinlerden bir Müslüman katlettin. Bunun mahkemesi
yapılacak, denildi. O da: ‘Ben nerede bir cin öldürdüm?’ dediğinde ona cevap
verildi:
Sen
Kur’an-ı Kerim okurken, bizim Müslüman cin kardeşlerimizden birisi bir yılanın
içine girerek seni dinlemeye geldi. Siz hanenizde o yılanı görünce öldürdünüz.
Dolayısıyla içinde bulunan kardeşimiz de öldü. Bunun hesabı görülecek.
(Kurtubi, el-Camiu Liahkami’l-Kur’an, 16/214,215)
Hadisenin
sonunda barış ve anlaşma yapıldı. Olay tatlıya bağlandı. Zaten rivayetlerden
bize gelen, evde her hangi bir haşarat, muzır mahluk görürseniz yılan, çıyan,
böcek vs. bunları hemen telef etmeyin. Zararları yoksa ilişmeyiniz,
denilmiştir.
Gayb
ve Cinler
Cinler
kesinlikle geleceği bilemezler. Bazı büyücüler ve falcılar cinlerden yardım
aldıklarını söyleyerek insana gelecek hakkında bilgi verirler. Bunlar yalancı
ve şarlatandır. Cinlerin etkisi altında kalan bu yalancı insanlar cinlerden
aldıkları uydurma bilgileri insanlara aktararak insanlardan maddi olarak
faydalanmaktadırlar. Bir falcıya giden insan o falcıya kendisini ailesini ve
geçmişini azda olsa anlatır o anda orada olan cin bunları duyar ve o insan
hakkında diğer cinlerden vasıtasıyla bilgi toplar, bu bilgileri falcıya iletir,
falcı bilgileri insana anlattığında o kişi şaşırarak falcıyı dinlemeye devam
eder çünkü falcının kendisi ile ilgili bilinmeyenleri bildiğini zanneder ve
devamında falcı gelecekle ilgili bilgiler vererek şovunu sonlandırır.
“Doğrusu
biz (cinler), göğü yokladık, fakat onu sert bekçilerle, alev huzmeleriyle
doldurulmuş bulduk. Halbuki, (daha önce) biz onun bazı kısımlarında (haber)
dinlemek için oturacak yerler (bulup) oturuyorduk; fakat şimdi kim dinlemek
isterse, kendisini gözetleyen bir alev huzmesi buluyor. Bilmiyoruz,
yeryüzündekilere kötülük mü murat edildi, yoksa Rableri onlara bir hayır mı
diledi?” (Cin, 8-9-10)
Ayetlerde
anlatılan cinlerin gayb aleminden bilgi almak istemeleridir. Ayette geçen “daha
önce” sözleri manidardır. Cinlerin bir müddet gelecekten bilgi aldıklarını
buradan anlıyoruz ancak daha sonra bu bilgi onlardan esirgenmiştir. Yukarıda
belirttiğim gibi bilgi almaya gittiklerinde ateş topları ile
karşılaşmaktadırlar. Ayrıca üzerine dikkat edilecek bir husus da son ayette
belirtilen konudur. Cinlerin gelecekten bilgi almayı kesmeleri Allah’ın
insanlara bir lütfu olarak değerlendirilebilir. Çünkü geleceğini bilen hiçbir
insan huzurlu yaşayamaz. Hatta bu şekilde mantıklı bir yaşam da olmaz. Bu
sebepledir ki cinlerin gelecekten bilgi almalarının engellenmesi insanın
faydasına olmuştur.
Büyü
ile Cinleri Kullanmak
“Onların
hepsini bir araya toplayacağı gün şöyle diyecektir: “Ey cin topluluğu!
İnsanlardan pek çoğunu saptırıp aranıza kattınız.” Onların insanlardan olan
dostları, “Ey Rabbimiz! Bizler birbirimizden yararlandık ve bize belirlediğin
süremizin sonuna ulaştık” diyecekler. Allah da diyecek ki: “Allah’ın
diledikleri (affettikleri) hariç, içinde ebedî kalmak üzere duracağınız yer ateştir.”
Ey Muhammed! Şüphesiz senin Rabbin hüküm ve hikmet sahibidir, hakkıyla
bilendir.” (En’am, 128)
Cinler
insanlar tarafından kullanılabilirler. Aynen cinleri kullanmakta insan
kullanmak gibidir cinlere yaptırılan bir iş karşılığından insandan taviz isterler
bu taviz hak veya haram olabilir insan bunun karşılığını verebiliyorsa cinleri
kullanabilir ancak çoğu durumda insan cini değil cin insanı etkisi altına
almakta ve kullanmaktadır. Çünkü cinleri elde etmek büyük güç ve sabır
gerektirmektedir. Müslüman cinler Müslüman insanlara karşılık beklemeden
yardımcı olurlar ancak özellikle ateist cinler insanların büyücülerine yardımcı
olmayı çok severler. Bu yardım karşılığında büyücüden Kuran-ı Kerim’i
aşağılamasını isterler. Eğer insan bunu yaparsa cin insanın her isteğini yapar.
Ancak gün ve zamanı geldiğinde o insandan kurtulmak için insana zarar verip
öldürür veya aklını yitirmesine sebep olur.
Reenkarnasyon
ve Cinler
Cinlerin
insanlara akıl yoluyla verdikleri zararların bir diğeri reenkarnasyon
inancıdır. Reenkarnasyona inananlar ruhlarının öldükten sonra tekrar dünyaya
gönderileceğini kabul eder ve ona göre yaşarlar. Bu inanışa göre ruh
günahlarını temizlemek için tekrar dünyaya bir canlı vücudunda gönderilecektir.
Bu canlı bazen insan bazen hayvan ve bazen de bitki olabilir.
Bu
inancın örneklerini televizyonlarda defalarca izledik. Özellikle küçük çocuklar
ben falanca kişinin ruhunu taşıyorum diyor ve bir anda olay oluyor, çocuğa
sorduklarında ismini söylediği zatın tüm özelliklerini sayıyor, nerede
doğduğunu, ismini, yaşantısını kısacası o kişiye ait birçok bilgiyi söylüyor,
buna bazı çevreler “işte reenkarnasyon örneği” diyorlar.
“Nihayet
onlardan (müşriklerden) birine ölüm gelip çattığında: “Rabbim! der, beni geri
gönder; Ta ki boşa geçirdiğim dünyada iyi iş (ve hareketler) yapayım.” Hayır!
Onun söylediği bu söz (boş) laftan ibarettir. Onların gerisinde ise, yeniden
dirilecekleri güne kadar (süren) bir berzah vardır. “ (Mü’minun, 99-100)
Ayette
söylendiği gibi ölüm bir defa gerçekleşecek ve yeniden dirilmeye kadar ruh
berzah aleminde bekleyecektir. Reenkarnasyona inananlar gibi ruh birden fazla
dünyaya gelmeyecektir. Kısacası Allah insanın imtihan yeri olan dünyaya insanı
bir defa gönderecektir.
Reenkarnasyonun
başlıca sebebi cinlerdir. Anlattığım üzere cinlerin ömürleri 1000 yıl kadar
olabilmektedir. Bir cin ömrü boyunca birden fazla insanı görebilmekte ve o
insanın her özelliğini bilebilmektedir çünkü insanlar cinleri göremezken cinler
insanları görebilmektedir. Bu vesile cin gördüğü bir insanın her özelliğini
ezberleyip özellikle yeni doğan bir çocuğa musallat olduğunda o çocuğa bu
bilgilerini telkin etmektedir.
Yukarıda
belirttiğim gibi yeni doğan çocuğa musallat olan cinler ervah sınıfındandır.
Besmele ile başlamayan ilişki sonucu dünyaya gelecek olan çocuğa ana rahminde
musallat olan cin çocuğun aklı başına gelmeye başladığında çocuğa “sen yeni bir
bedene girdin sen önceden falanca kişiydin” diyerek telkin etmeye başlar. Cine
aldanan çocuk duyduklarını çevresine anlatmaya başlayınca günümüzde moda haline
gelen reenkarnasyon örneği ortaya çıkar.
Cinleri
Kullanmak
İnsanoğlu
tarihi boyunca fizik ötesi alemle iç içe olmuş ve merak etmiştir. Bu merakın
sonucu bazı zamanlar cinler de dahil olmak üzere bazı ruhani varlıklar ile
görüşülmüş hatta kullanılmışlardır. Bunun en güzel örneği Kuran-ı
Kerim’de anlatılan Haz. Süleyman (a.s.) cinleri kullanmasıdır.
“
Süleyman’ın emrine de, sabah esişi bir ay, akşam esişi de bir ay(lık yol) olan
rüzgârı verdik. Erimiş bakır ocağını da ona sel gibi akıttık. Cinlerden de
Rabbinin izniyle onun önünde çalışanlar vardı. İçlerinden kim bizim emrimizden
çıkarsa, ona alevli ateş azabını tattırırız.” (Sebe, 12)
Ayette
anlatıldığı üzere Hz. Süleyman (a.s.) emrine cinler verilmiştir ve cinleri
kullanmıştır. Geçmişin ışığından günümüze uzanan cinleri kullanmanın günümüzde
de gerçekleşeceğine hatta bazı yer ve kişilerce yapıldığına inanıyorum.
Cinleri
kullanarak birçok ilim gerçekleştirilebilir veya geliştirilebilir. Tıp
alanında, fizikte, askeri alanlarda hatta istihbaratta bile cinler
kullanılabilir.
Cinler
günümüzde kayıp eşyaların bulunması için kullanılmaktadırlar. Burayı
belirtmemde fayda var cinler gelecekle ilgili bilgi değil o anda veya öncesinde
kaybedilen bir eşyanın veya kişinin yerini bilmektedirler. Çünkü hız ve zaman
yönünden farklı alemde yaşayan bu varlıklar insanların kaybettiklerinin yerini
daha iyi bulmakta ve bazı ruhsal yönü kuvvetli olan kişiler vasıtasıyla
iletişime geçerek insanlara bildirmektedirler.
Kimsenin
şüphesi olmasın dünya üzerinde birçok yerde cinler üzerinde araştırmalar
yapılıyor ve kullanılıyor. Özellikle ülkelerin istihbarat örgütleri cinleri
kullanıyorlar ve birçok olumlu sonuç elde ettiler.
Süleyman Güçlü
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder