26 Şubat 2019 Salı

Ayetel Kürsi'nin Tasarruflarından...

Haftanın perşembeyi cumaya bağlayan ve pazarı pazartesiye bağlayan gecelerinde olmak üzere, gündüzleri de oruç tutularak en az üç defa aşağıdaki tertibi yapan kimse muradına nail olur.

Örneğin, evlenmek amacıyla hayırlı bir eş istemek, ailenin razı olmadığı bir evlilik için onların rızasının kazanılması, zulmeden birinin şerrinin giderilmesi, fakirlikten kurtulmak, bir işe girebilmek, imtihanı kazanmak, herhangi bir hastalıktan kurtulmak, haksız yere hapse giren birinin kurtulması, haklı olduğunuz bir davayı kazanmak gibi dilekler için yapılabilir.

Sessiz ve kimsenin olmadığı temiz bir yerde  iki rekat Allah (CC) rızası, iki rekat Peygamber efendimizin rızayı şerifi ve şefaat buyurması için, iki rekat da muradın kabulü için namaz kılınır. Namazda Fatiha’dan sonra zammı sure olarak Ayetel Kürsi okunur. Selam verdikten sonra 100 istiğfar, 100 kelimei tevhid, 100 salavat, 100 Ayetel kürsi ve 1381 kez :

“Ya hüve ya Allahü ya Hayyü ya Kayyumü ya Aliyyü ya Azıym”
Okuduktan sonra tekrar 100 defa Ayetel Kürsi okunur ve ameliye tamamlanır.

Bundan sonra aşağıda yazılı olan dualardan dileğinize en uygun olan seçilerek okunur.

Hapisten kurtulmak, imtihanda başarılı olmak, iş bulmak, fakirlikten kurtulmak için 11 kere :

“Allahümme ya mühavvilel havli vel ahvali havil hali ila ahsenil hali bi havlike ve kuvvetike ya kebiru ya müteali ya azizü ya müfdalü ve sallellahü ala seyyidina muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellem”

Düşmanlığı dostluğa çevirmek istediğin kimse ya da bir kızın ana babasını evliliğe razı etmek için 66 kere :

“Fe in tevellev fe kul hasbiyellahü la ilahe illa hu. Aleyhi tevekkeltü ve hüve rabbül arşil azıym” okunur.






Lütfen blog paylaşımlarıyla ilgili sorularınız için yorum bölümünü kullanınız. Maille herkese, aynı sorulara ayrı ayrı cevap vermem mümkün olamıyor, teşekkür ederim. Çalışmalarımız hakkında bilgi almak için adınız, yaşınız ve sorunlarınızı içeren kısa mailinizi lenayla@outlook.com adresine gönderebilirsiniz.

23 Şubat 2019 Cumartesi

Kalp temizliği...

Ne zamandır blog üzerinden gelen sorulara, yorumlara bakma imkanım olmamıştı (Google plus uygulaması da sona erdiği için, bloğa ulaşımın hızlanması bakımından, bunda böyle elimden geldikçe haftalık olarak yayınlayacağım inşallah). Bugün şöyle hızlıca göz gezdireyim dedim. Yorumlar benim onayım olmadan blogda görünmüyor onu da belirteyim. Neyse, uzun zaman önce yazılmış, okumadığım için yayınlanmamış bir yoruma rastladım ki beni gerçekten üzdü. Kendi adıma değil ama insanlığın geldiği yer adına üzüldüm. Yorumu (özellikle yayınladım, konuların içinde denk gelirsiniz) yapan şahıs çalışmalarımıza katılan kişilerin gönderdikleri maillerden derlediğim yazının benim kalemimden çıkmış olduğunu, yazanların hepsinin Türkçelerinin çok düzgün olduğunu, bana hiç güvenmediğini söylemiş. Hiçbirimiz artık birçok olumsuzluklar deneyimlediğimiz bu hayatta bir çocuk saflığında değiliz elbette. Karşılaştığımız insanlara kayıtsız şartsız bir güven duymamız mümkün olmuyor. Birine güvenmediğimiz fikri aklımızın ucundan geçiyor ama mantıklı insanlar olarak yanılabileceğimizi de biliyoruz. Elimizde hiçbir kanıt yokken bir insanın günahını almanın gerek dinen gerekse ahlaken ne kadar yanlış bir tutum olacağının bilincindeyiz ki bu güvensizlik hissini direkt sözlere dökmüyoruz.

Burada, 2016 yılından beri, çok aktif olamasa da, günlük hayatta karşılaştığınız sorunların çözümüne dair, çoğunu kendim bizzat denediğim bilgileri size aktarmaya çalışıyorum. Bloğum abonelik, yani ücret ödemeniz gereken bir platform değil. Yani kimseyi zorla buraya çekmiş değilim. Bu yazıları yazmam için kimse bana bir maaş vermediği gibi, internet ve elektrik faturamı da ödemiyor. Hal böyleyken teşekkür etmek yerine böylesi yakışıksız yorum ve asılsız suçlamalarda bulunan insanların iyi niyetleri konusunda ben de şüphe duyuyor ve onlar adına utanıyorum açıkçası. Umarım bir gün, anonim dahi olsalar insanların günahını almanın sonuçları olacağını idrak edebilirler.

Hayat bizi her zaman iyi insanlarla buluşturmuyor. Kendi adıma bugüne dek, tüm iyi niyetimle yardım ettiğim çok insan tarafından ihanete uğradığımı söylemeliyim. Ne yaptığım iyilikler geri döndü ne de verdiğim borçlar. Kendim zor duruma düşsem de kimseden geri bile isteyemedim, utandım. Bunların hiç biri beni iyi olmaya çalışmaktan geri koymadı. İyiliğin başka bir kanaldan bana döndüğüne ve dahi döneceğine (bu dünyada olmasa da öbür dünyada) inancımı asla kaybetmedim.

Kalbini temiz tutmayan insanlar için her iki cihanda da ne huzur ne de mutluluk var, bunu unutmamak gerek.

Yeni dualar vermek yerine neden tüm bunları yazıyor yazıyorum dersiniz? Yazıyorum çünkü bunlar olmadan ne tövbenizin ne de duanızın bir anlamı kalıyor.Bir de bu dünya menfaatleri için dua etmekten ebedi hayatı mahvedecek davranışlardan uzak durmayı unutmaya başladığımızı seziyorum bazen. Aman dikkat edin...

Çoğunuzun bildiği, benim de çok sevdiğim bir hikayeyle bitirelim. Allah hepimizin gönlüne göre versin, sevgilerimle…


Lena

*****
Bedevi, çölde devesi ile giderken, hemen ileride “su, su" diye inleyen birini görünce, hemen devesinden atlar ve ona kana kana su içirir.
Ardından da karnını doyurur.
Bedevinin yardım ettiği kişi kendine geldikten hemen sonra, zengin bedeviyi etkisiz hale getirerek, bedevinin neyi var neyi yok, hepsini alır.
Sonrada bedevinin devesine binerek oradan uzaklaşmaya başlar.
Soyulan bedevi hırsızın arkasından defalarca, “Sakın bunu kimseye anlatma" diye bağırır.
Hırsız bedevi önce aldırış etmez buna ama uzaklaştıkça kafasına dert olur ve geri döner.
Soyduğu bedevinin yanına gelerek ona sorar; “Neden kimseye anlatma" diyorsun.
Kumların üstünde oturan soyulan adam şöyle der;
Eğer bu yaptığını anlatırsan, bundan sonra çölde gerçekten aç ve susuz kalanlara hiç kimse yardım etmez.



Lütfen blog paylaşımlarıyla ilgili sorularınız için yorum bölümünü kullanınız. Maille herkese, aynı sorulara ayrı ayrı cevap vermem mümkün olamıyor, teşekkür ederim. Çalışmalarımız hakkında bilgi almak için adınız, yaşınız ve sorunlarınızı içeren kısa mailinizi lenayla@outlook.com adresine gönderebilirsiniz.

22 Şubat 2019 Cuma

Yeniden Başlamak...


Zaman ne çabuk geçiyor değil mi? Bir yılı daha geride bıraktık işte. Bazılarımız için iyi, bazılarımız içinse zor bir yıl oldu 2018. Hayat şartları, içinde bulunduğumuz ekonomik ve sosyal koşulların hepimiz için her geçen gün biraz daha zorlaştığı kesin. Teknolojinin ilerliyor olması bir bakıma işlerimizi çok daha kısa zamanda ve kolayca halletmemize olanak verirken, diğer yandan giderlerimizi katlıyor, aile ve özel hayatımızı çok da olumlu bir şekilde etkilemiyor yazık ki… Sosyal medyanın özellikle ikili ilişkilerimizi ne kadar kötü etkilediğiyle ilgili çok sayıda mail alıyorum. Aldatmalar, boşanmalar başını alıp yürüdü. Tüm bu koşullar ruhsal ve bedensel anlamda sağlığımıza da yansıyor sonuç olarak. Yani yine üç derdimiz var “birbirinden seçilmez”, her zaman hatırlatmayı sevdiğim Karacaoğlanın dizelerindeki gibi; “bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm”.

Kabullenmemiz gereken bir gerçek var ki artık, bu dünya kimseye kesintisiz bir “mutluluk” vadetmiyor. Kimi zaman günahlarımızın bedelini ödüyoruz, kimi zaman sınavlardan geçiyoruz. Bunu kabul edebilenler için iş biraz daha kolaylaşıyor. Sığınabileceğimiz tek güvenli limansa dualarımız. İşler yolunda gittiğinde uzaklaşırsanız bilin ki dönüşünüz yine o liman olacak. O yüzden, bu bilinçle şükretmek, sadece başımız sıkıştığında değil, bir yaşam şekli olarak her zaman Allah’ı anıp ona ibadetten vazgeçmememiz gerekiyor. Manevi anlamda belli bir mertebeye gelmek o kadar kolay bir iş değil çünkü. Sürekliliği sağlamadığınız takdirde, başınıza gelenlerden ders almadığınız takdirde, tekrar ve tekrar aynı ya da benzer olayları yaşamanız kaçınılmaz. O yüzden hep dediğim gibi, lütfen ne kadar zamanda sonuç alırım sorusunu hayatınızdan çıkarın.


Evet, kısa hatırlatmamızdan sonra, üç ayların pek yaklaştığı bugünlerde geç kalmadan, durum her ne olursa olsun ümidimizi kesmeden, sağlam bir inançla, yüz kez bozmuş olsanız da yeniden tövbe ederek, bu kez bir ömür boyu sürdürmek niyetiyle tekrar başlayalım derim. Unutmayın “BUNDAN BİR YIL SONRA; BUGÜN BAŞLAMIŞ OLMAYI DİLEYECEKSİNİZ”.     






Lütfen blog paylaşımlarıyla ilgili sorularınız için yorum bölümünü kullanınız. Maille herkese, aynı sorulara ayrı ayrı cevap vermem mümkün olamıyor, teşekkür ederim. Çalışmalarımız hakkında bilgi almak için adınız, yaşınız ve sorunlarınızı içeren kısa mailinizi lenayla@outlook.com adresine gönderebilirsiniz.