15 Ocak 2017 Pazar

Suyun Hafızası Var! - Suya Yapılan Okumalar


Herkesçe çok iyi bilinen bir konu olduğunu düşündüğümden bu konuda yazmayı hiç düşünmemiştim ama görüyorum ki bu konuda bilgi sahibi olan pek az insan var. Bugün "alıntılar"la biraz giriş yapalım, sonra detaylı inceleriz.
Suyun bir hafızası var mı? 
Konuyla ilgili çalışma ilk kez 1988 yılında Fransız immünolog Jacques Benvenistetarafından Nature Dergisi’nde yayımlandı. Her yeni buluşta olduğu gibi bilim dünyası bu araştırmanın tamamen saçmalık olduğunu ve bu kadar komik bir yaklaşımın Nature gibi önemli bir dergide yayımlanmasının tam bir fiyasko olarak tarihe geçeceğini dile getirmişti.

Özetle Benveniste suyun içerdiği her maddeyi hafızaya kaydettiğini o maddenin sudan ayrıldığında bile hafızasında bütün özelliklerini taşıdığını, örneğin suya bir zehir yerine sadece zehrin frekansı yüklendi ginde bile zehrin kendisi eklenmiş gibi içine konulan sinekleri öldürdüğünü tespit etmişti.


Aynı yaklaşımla homeopatiyle uğraşanlar da hastaların tedavisinde kullanılan ilaçların suda artık ilaçtan eser kalmayacak kadar sulandırıldığında daha başarılı bir tedavi sağlayacağını çünkü yan etkilerin yok olacağını ama ilaç gören suyun (tedavi edici) etkisinin kaybolmayacağını iddia etmekteydi. Bilim dünyası bu tartışmaları yıllarca sürdürdü.

Daha sonra Dr. Masaru Emoto sözcüklerin ve duyguların su üzerindeki yapısal değişikleri üzerinde çalışarak bilim dünyasını şaşırttı. Halk arasında ilginç karşılanan bu bilimsel incelemeler yıllarca “şüpheli araştırmalar” sınıfından kurtulamadı.

2013 yılında Almanya’da Stuttgart Üniversitesi konuyu tekrar gündeme getirdi ve Benveniste’nin tüm araştırmalarını tekrar ederek aynı sonuçları aldıklarını ilan etti. Yapılan araştırmada aynı kaynaktan alınan su değişik öğrencilere verilerek bir camın üzerine damlatmaları istenmiş. Her öğrencinin damlaları donarken farklı şekilde kristaller oluşmuş. Aynı su, niçin damlatan kişiye göre değişiklik gösteriyor sorusunu sadece daha önce gerçekleştirilen Dr. Emoto’nun çalışmalarıyla açıklayabilmişler.

Başka bir çalışma da suyun içerisine bir çiçek atıp bir süre bekledikten sonra alınan damlalar üzerinde yapılmış. Her damla donarken içerdiği çiçeğe benzer şekilde kristalize olmuş. 2015 yılında da benzer araştırma Max Plank Enstitüsü’nde gerçekleştirilerek benzer sonuçlar elde edilmiş.

Fransız bilim adamı Dr. Jacques Berveniste 1980’lerde yaptığı araştırmalarda “suyun hafızası” olduğunu anlamış. Daha sonra ünlü Japon bilim adamı Masaru Emoto’su üzerinde akıllara durgunluk verici araştırmalar yapmış ve bunların sonucunda somut kanıtlarla, insanın titreşimsel enerjisinin, düşüncelerin, sözlerin, müziğin hatta suya oynatılan filmlerin bile suyun moleküler yapısını etkilediğini ispat etmiştir. “İçinde su olan şişenin üstüne yazılmış veya söylenmiş olan sözler, düşünceler, suya çalınmış olan müzik ya da oynatılmış film ile suyun yapısal özelliği değişir.”

Masaru Emoto deneylerinde dünyanın çeşitli yerlerindeki doğal kaynaklardan alınan sular ile sanayi ve yerleşimin yoğun olduğu kirli ve toksik suları ayrı ayrı dondurmuş ve suların kristalize şekillerinde inanılmaz farklılıklar keşfetmiş. Akarsulardan ve kaynaklardan alınan su çok güzel ve düzgün geometrik şekilleri olan desenler ortaya çıkarırken, su borularında, depolarda bekletilen su damıtılmış bile olsa dondurulduğunda bozuk kristal şekiller oluşturmuş. Bundan yola çıkarak şu sonuca varmış: “Su bu gezegendeki yaşamın kaynağıdır. Beden bir sünger gibidir ve hücre denilen, sıvı dolu trilyonlarca odacıktan oluşur. Yaşamımızın kalitesi, sıvımızın kalitesi ile doğrudan bağlantılıdır. Su uyumlu bir maddedir, fiziksel şekli bulunduğu ortama kolaylıkla adapte olur. Ancak çevreden aldığı enerjiyle suyun sadece formu değil, moleküler yapısı da değişir.”
Yapılan deney ve araştırmalar çevresel etkilerin suda yarattığı şekilleri fotoğraflarla belgeliyor. Farklı koşullarda dondurulan su damlacıkları daha sonra mikroskop altında inceleniyor. Masaru Emoto’nun diğer deneylerinden bazılarıysa şöyle, sulara dondurulmadan önce sözel olarak veya şişenin üstüne yazarak kelimeler yüklenmiş, bir kısmınaysa müzik çalınmış ya da film oynatılmış. Örneğin film oynatıldığında korku filmlerinin, şiddet içeren filmlerin kötü enerjisel etkileri sonucu su kristallerinde şekil bozuklukları oluştuğu görülmüş. Bedenimizin %75’inin su olduğu düşünülürse uykudan hemen önce yapılan şeyler bilinçaltına daha kolay yerleşeceğinden yatma saatine yakın gerilimli filmler izlemememiz bile öneriliyor. Sonuç olarak deneylerdeki tüm fotoğraflarda ortaya çıkan şey suyun enerjiyi kopyaladığı ve görüntü olarak kendisine aktarılan olumlu veya olumsuz enerjiyi yansıttığı.

Su gibi ezberlemek” deyimini düşünün, sudaki kaydetme özelliğini düşündürmüyor mu? Alternatif tıp uzmanlarına göre de “Su canlıdır ve duyguları algılayan kristallerden oluşmaktadır.” Kendinizi iyi hissetmediğinizde içtiğiniz suya olumlama yaparak enerji yüklemeyi deneyin ne kaybedersiniz? Zihninizden “İçtiğim su beni sıkıntılarımdan arındırsın, şifa olsun” diye geçirin. Bu sözlerle suya frekans yüklemiş oluyorsunuz. 
Gündelik yaşantımıza yerleşmiş atalarımızdan kalma tabirler ister istemez akla geliyor suyun gizemini düşününce. “Su gibi aziz ol” derler, her çağda insanlar onun kutsallığına inanmış.Eski Yunan’dan Romalılar’a kadar birçok medeniyet suyun şifalandırıcı gücünden faydalanmış. Her çağda suya sihirli bir anlam yüklenmiş. İnsanlar akarsulara, denizlere dileklerini yazıp bırakmış, günümüzde hala kutsal mekanların bahçelerindeki çeşmelere dilek dileyip bozuk paralar atılır. Hıdırellez’de gerçekleşsin diye yazılanları akan suya atmak en eski adettir. Unutmayalım ki bedenimizin yarısından fazlası sudur. Düşüncelerimiz ve konuştuklarımız bedenimizdeki suya kaydedilir ve o kalitede yaşarız.
******************
Suya Niyet Et, Olsun ! 
Suyun hafızası var. ‘Benim endişelerimi temizlesin’ düşüncesiyle içilen su, bedende bu komutu yerine getirir.
Suyun hafızası var. Su bütün evrenin ve kainatın başlangıç noktasını oluşturuyor. Ve insanı bedenlenmesinde etmen olan en önemli madde.
Su olmadan ne yeryüzü, ne gökyüzü, hiç bir canlı olamazdı.
Bedenin yüzde 70'i su ama beyinle birleştiğinde bu su anlam kazanıyor. O zaman H 2 0’dan çıkıyor. Ve ona hangi dalga boyunu yüklersen o frekansa bürünüyor. Moleküler yapısı dönüşüyor, bedene şifa katıyor.
Örneğin zihninizden “Bütün kuşkularım, korkularım arınsın, bedenim bunlardan temizlensin” diye geçirip, suyu içtiğinizde, o kesin şifadır. Çünkü, sözlerle suya frekans yüklemiş oluyorsunuz. Düşündüğün anda beyin onu tanımlayarak bir dalga boyu yayıyor. Ve sen suya doğru bakarak bunları söylediğinde kayda alıyor. Bütün bunlar düşünülerek içildiğinde, bedenin ihtiyacı olan bir işleve bürünüyor. "Beni üzüntülerimden temizlesin" diye içildiğinde bedene o şekilde aktarılıyor ve komutu yerine getiriyor.
Huzura kavuşmak, dertlerden kurtulmak için önce derin bir nefes almak, yaşam enerjisini bedene aktarmak sonra da bu düşüncelerle suyu içerek şifa bulmak mümkündür.
İnsanların huzura kavuşması için bedeni arındırmak çok önemli. Bir insana şifa olsun diye frekans yükleyerek verdiğimiz su, o kişinin bedenini temizler.
Suyla ilgili uygulamalar onlarca. Örneğin büyüyü çözer, akıp gitmesini sağlar. Eve konulan bir kase su, bütün odalardaki negatif enerjileri yok eder.. Bedene doğru bir şekilde yüklendiğinde şifa aracıdır. Nasıl ilaçlar şifa katıyorsa, ''SU'' bunlar arasında en önemli maddedir.
Yarın için düşüncelerinizi, niyetlerinizi ve dileklerinizi bir kağıt bardağın üzerine yazın, suyun bunların tezahürüne yardım etmesi için. Bazen bu, “yarın şaşırtıcı şekilde yaratıcı olacağım ve sevgiyle parıldayacağım” gibi genel iyi bir prensip olabilir veya “yarın bu durum ile zorluğumu çözmeyi diliyorum” gibi spesifik olabilir.
Bunu tam bir zihinsel berraklık ve şükran ile yaptıktan sonra, suyun yarısını için ve suyun büyük yoğunluk ile yansıttığını ve evrene büyütücü bir anten olarak davrandığını bilerek uykuya dalın. Bedeninizdeki içtiğiniz su sizin niyetinizi taşıyor ve hala ''HER ŞEY'' e bağlı olan bardakta kalan su ile bağlantılı ve mesajınızı evrene göndermenize yardım ediyor. Onun yapısı düşüncenizi gerçekten değiştiriyor ve bu bilim tarafından kanıtlanabilirdir.
Siz uyurken, bilinçaltı zihniniz hem bedeninizdeki suyla hem de bardaktaki suyla iletişim kurmaya devam eder ve sizin konsantre olduğunuz şeye yapısını değiştirir, sabahleyin uyandığınızda ve bardakta kalan suyu içtiğinizde, tam tamına hayallerinizi içiyor olursunuz !
Bu, onları tüm varlığınızda daha da güçlü yansıtır. Bunu her gece yapın ve nelerin olduğunu görün, mucizeler katlanır ve sağlık daha hızlı şekilde güçlenir.
Su, insanların sahip olduğu en güzel, değişken ve düşünceden etkilenen fiziksel maddedir.Su, varlığımızın hologramında nihai fiziksel tezahürdür ve eğer suyunuzu severseniz, o da sizi sever ve yolunuzda size yardım eder.
Su canlı ve farkındadır.

 -Alıntıdır-

Çalışmalarımız için:
iletişim : lenayla@outlook.com

2 yorum:

  1. Çok güzel bir yazı olmuş cok begendim :) uygulamaya da başladım gerçekten üzüntülüysem yok olup gidiyor :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Su ve suya yapılan okumalar, niyetler çok etkilidir. Bunu deneyimleyebilmenize çok sevindim. Sevgiler :)

      Sil